Aj'in bilinçaltının derinliklerinde, ailesinin trajik ölümüne dair akıldan çıkmayan rüyalar, onun uyanık olduğu her anına sızmaya başlar. Keder ve bitmek bilmeyen doymak bilmez bir susuzlukla tüketilmiş, tam da hayatlarının kısa kesildiği yere doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Geçmişinin iblisleriyle yüzleşmeye kararlı olarak teselli ve güç arar. Aj, ebeveynlerinin zamansız sonlarıyla karşılaştıkları kutsal topraklara girerken, üzerine bir huzursuzluk duygusu çöker. Yerel bir efsanenin fısıltıları havaya yayılıyor, kadim ormanların derinliklerinde uğursuz ve esrarengiz bir şeyin pusuya yattığına dair hikayeler dolanıyor. Gölgelerde neyin beklediğinden emin olamadan kendisini gerçeklik ve doğaüstü arasında hassas bir denge içinde bulur.