Yayınlanması hemen hemen on yıl sonraını bulan bu yapımda tanıdığımız isimler seyircinin karşısına çıkıyor. Yapımının bu kadar eski olmasına rağmen hâlâ etkileyici bir nitelikte olması, filme verilen özeni ve dikkati gözler önüne seriyor. Bir kadın, yeni taşındığı evinde otuz beş yıl önce hayatını kaybetmiş oldukça başarılı bir konser piyanistinin hayaletinin yaşadığını öğreniyor. Hollywood Hills’de bulunan bu eski evden otuz beş yıldır ayrılmayan Eddie Conway isimli piyanistin hayaleti müziğe karşı ayrı bir tutku besliyor. Piyano konçertosu henüz tamamlanmadığı için hayalet, evden ayrılamıyor. Ancak bir süre sonra Lisa Wagner isimli genç ve güzel bir kadın, hayaletin yegâne evine yerleşiyor ve tüm huzuru kaçırıyor. Conway’ın beklemediği şey ise kadının da müziğe karşı tutkulu olması. Dolayısıyla iki karakter müzik aracılığıyla birbirlerine karşı bir bağ geliştiriyor. Zaman içinde bu bağları aşka dönüşüyor ama bu ne yazık ki mümkün değil. Her ne kadar mümkün olmadığını bilseler ve bu aşk sürüklenmesine karşı koymaya çalışsalar da, eninde sonunda çabaları boşa çıkıyor. Aşkın ölümü bile yenmesini bir trajedi takip ediyor.
