1940'lı yıllarda Avustralya'nın çöl vadileri ve ıssız topraklarında geçen "Yeni Çocuk" adlı bu hikâye, gece yarısının karanlığında, kayalık vadilerin ortasında bulunan eski ve gizemli bir manastıra doğru akan bir nehirle başlar. Bu manastır, yılların yorgunluğuyla buruşmuş taş duvarları ve sırlarla dolu bir geçmişi olan bir yapıdır. Hikâye, bu manastırın kapısını ilk kez geçen dokuz yaşındaki bir Yerli yetim çocukla birlikte açar. Çocuğun adı Bilby'dir ve kırık dökük bir çadırın içinde büyüdü. Annesiz, babasız, kimsesizdi; ancak içindeki merak ve yaşama arzusu, onu bu manastırın kapısına getiren şeydi.