Kalbi kırık genç adam, hayatının en zor dönemlerinden birini yaşarken kendini, yalnızlık ve üzüntü içinde kaybolmuş iki ruhla birlikte uzak bir kiralık evde buldu. Karanlık ve soğuk duvarların arasında geçen zaman, hislerini daha da derinleştiriyordu. Diğer iki ruh, geçmişlerinin izlerini taşırken, onun acısına ortak olmakta tereddüt ediyorlardı. Evin her köşesi, kaybedilen umutların yankılarıyla doluydu; eski mobilyalar ve kırık pencereler, hayalet gibi dolanan hatıraları barındırıyordu. Gözlerindeki boşluk, birer kaybolmuş hayatın sembolüydü. Günler geçtikçe, birbirlerine olan bağlılıkları artmaya başladı; kalplerindeki yaralar, ortak bir dille iletişim kurmalarını sağlıyordu.