Ölümlülükle boğuşan bir dünyanın ortasında, parlak ve cüretkâr bir genç olan Vicaria, geleneğe meydan okuyan bir inançla diğerlerinden ayrılıyor. Ona göre ölüm kaçınılmaz bir son değil, çözülmeyi bekleyen bir bilmece, parlak zekasının gücüyle iyileştirilebilecek bir hastalık. Ölümü yenme olasılığına olan inancı, ailesinin başına gelen yıkıcı bir trajedinin ardından kalbinde kök salmaktadır. Sevgili kardeşinin acımasızca öldürülmesi, ruhuna şok dalgaları göndererek, kaderin acımasız elini yeniden yazma şansı için kalbi kırık ve çaresiz bırakıyor. Kardeşini hayata döndürmeye kararlı olan Vicaria, varoluşun tüm dokusuna meydan okuyan tehlikeli bir yolculuğa çıkar.