On yıldır ebeveynleriyle görüşmemiş olan Thomas annesinin ölümcül bir hastalığa yakalanmış olmasıyla yola çıkar. Güney Doğu Fransa’da yer alan Drôme
Bölgesinde gözlerden uzak bu çiftlik evinde doğup büyümüştü. Erkek kardeşi Mathieu öldüğünde bile dönmemişti. Annesine hastanede refakat eden babası işlere yetişemiyordu. Onunla pek konuşamazdı, yanıt alamazdı. Aşırı sağcı siyasi görüşünü küçük erkek kardeşine de benimsetmişti. Ortak noktada buluşmak mümkün değildi. Çiftliğin içinde bulunduğu mali kriz aslında gözler önündeydi. Thomas ortalığın dağınıklığını, sulama sisteminin yer yer bozulduğunu görebiliyordu. Borçların ödenebilmesi için hayvanlar satışa çıkartılmıştı. Geldiği an karşılaştığı Alex iyi hissettiren tek şeydi. Alex ölen Mathieu’nun ve sevgilisi Mona’nın oğluydu. Thomas Mona’yı daha önce görmüştü. Konuşmaya başladıklarında Mathieu’nun ne şartlarda öldüğünü öğrendi. Thomas son zamanlarına geldiği belli olan bu çiftlik evi ile ne yapacağını bilmiyordu. Alex’e duyduğu yakınlık ve zamanla vekil baba rolü Thomas’ın kimliğine iyice oturuyordu.
