Göz hastalığına yakalanan bir mimarın hikayesi, olağanüstü bir gerçekliğin ve farklı bir hikâyenin kapılarını aralar. Bu oldukça nadir görülen hastalık, mimara insanların gerçek amaçlarını, duygularını ve niyetlerini görebilme yeteneğini kazandırır. Bu sıra dışı yetenek, mimarı çevresindeki dünyayı bambaşka bir perspektiften görmeye zorlar. Zamanla, mimarın yaşadığı bu gerçeküstü deneyimler dayanılmaz bir hal alır. Çevresindekilerin gizli dünyalarına şahitlik etmek, onun için hem büyüleyici hem de yorucu bir deneyim olur. Bu süreçte, bir gizem perdesi içinde kaybolan mimar, hayatının kırılma noktalarıyla yüzleşir. Bu olağanüstü deneyimlerin bir dönüm noktasında, mimar gizemli bir kadına âşık olur.