Sandy İngiletere’nin yerleşkesi olan Londra’ da yaşam sürmektedir. En çok sevdiği şey ise modayı takip etmektir. Sürekli kendine yenilikler katma peşindedir. Ardı ardına yaptığı tasarım projeleriyle hem kariyerinde hem de kişisel zevkini yerine getirme konusunda büyük yol kat etmiştir. Bu meziyetleri, renkli bakış açısı ve yaratıcı ruhu onu tamamlayan bir bütünün parçalarıdır. Ancak en büyük farklılığı zamanda yaptığı yolculuk yeteneğidir. Sandy bir gün 1960’ lı senelere yolculuk yapar. Yine Londra’dadır ve yine kadındır. Bunu takiben güzel bir raslantı onu sevindirecektir. Jack adındaki sanatçı onun için çok değerlidir. Yaşadığı anda onu görmesi mümkün değildir. Ancak geçmişe geldiğinde onu canlı görmenin saadeti uzun sürmeyecektir. Çünkü geçmiş zamanda da şimdiki zamanda olduğu gibi pürüzler vardır. Yaşam bu dönemde de düşünüldüğü gibi toz pembe değildir.