Genç romancımız, sıra dışı bir konu arayışındayken, yazdığı hikâyenin gerçeğe dönüşmeye başladığını fark eder. Karakterleri, kendi hayatının dokusuna karışmış gibi hisseder. Geceleri yazdığı satırlar, gündüzleri ise korku dolu bir gerçeklikte yaşadığına dair endişe yaratmaya başlar. Zamanla, kurgusal dünyası ile gerçek dünya arasındaki sınır giderek belirsizleşir. Romanının kahramanları, onu adeta kendi dünyalarına çekmeye çalışır gibi görünür. Yazar, karakterlerinin ona rehberlik ettiği bir labirentin içine sürüklenmiş gibi hisseder. Bir yandan yazma tutkusu ile yanıp tutuşan genç romancı, diğer yandan gerçek dünyada dolaşan bir katilin varlığından endişe duyar.